Şüphesiz, Pax Europeana Projesi, demokratik bir projedir, çünkü üye milletlerin gönüllü mutabakatını esas almaktadır, ama yine şüphesiz - çok 'soft ve light', ama çok güçlü - bir elitist niteliği var; çünkü, asıl motor halklar değil elitler. Zira, her şeyden önce, Proje'nin gerek fikri kuluçka, gerek teşkilatlanma ve nihayet gerekse de eylem dönemlerinin hiçbirisinde halk yoktur; sistem Demokratik'tir, ancak, Kant vardır, Hugo vardır, Nietzsche vardır, Gasset vardır, Briand vardır, Churchill vardır, Monnet vardır, Schuman vardır v.s.... ama Demos yoktur; O, senaryoda sonradan rol almıştır. Ta bidayetinden beri, "De Monarchia"da Dante, Avrupa Federasyonu Projesi'nde Duc de Sully, Ebedi Barış Projesi'nde Saint-Pierre ve Kant, Paris Barış Konferansı'nda Hugo, Kitlelerin İsyanı'nda Gasset muhtelif versiyonlarıyla bir Birleşik Avrupa idealini savunur ve aynı ideali Pan Europa ile Kalergi örgütler, Briand Planı ile Briand poltik projeye tahvil eder ve Zürih Nutku ile Churchill açık hedef haline dönüştürürken de Demos yoktur; işbu "elitler" veya Avrupa'nın Akbudun Beğleri, Karabudun'a, yani Demos'a, böylesi bir projenin niçin kendilerinin hayrına ve selametine olacağını başarılı bir şekilde anlatmak, ikna etmek için çırpındılar ve doğrusu, hayli muvaffak da oldular; Demos, yani Karabudun, anladı ve inandı ki, veya inandırıldı ki, ya hep birlikte ayağa kalkacaklar veya aksi halde hep birlikte batacaklardır.
Bütün bu süreçte, Akbudun Beğler'in en esaslı surette ehemmiyet atfettikleri şey, ekonomik bütünleşme ve topyekun kalkınma olmuş gibi görünmektedir; amma, asıl hedef, 1946-1956 arasındaki Altılar Avrupası, 1958-1973 arasındaki Altılar Avrupası'dan Dokuzlar Avrupası'na geçiş, 1974-1985 arasındaki Dokuzlar Avrupası'ndan Onikiler Avrupası'na geçiş, 1986-1994 arasındaki Onikiler Avrupası'ndan Onbeşler Avrupası'na geçiş, 1996 ile başlayan İkinci Milenyum Dönemi ve sonrasında başlayan ve el'an devam eden Büyük Genişleme dönemi de dahil olmak üzere, elbette ve muhakkak ki siyasi bütünleşmedir.
İşte, yukarıda sadece ana başlıklarla özetlediğimiz bu altmış yıllık süreçte aynı zamanda siyaseten bütünleşerek bir devlete doğru gitme hedefi güden bir müessesede, bir gerçek devlette bulunması gereken başşehir, bayrak, parlamento, milli partiler yanında AB partileri gibi kurum, kuruluş ve semboller de kademeli olarak te'sis edilmeye başlamıştır ki bu noktada Euro (Avro) hem bir sembol ve hem de bir gerçek fonksiyonel unsur olarak fevkalade mühim bir rol üstlenmektedir; zira, o, sadece ve yalnız Birlik ekonomisinin güçlendirilmesinde değil, aynı zamanda ve hatta daha da fazlasıyla, Birlik'in siyasi bütünleşmesinin kemale erdirilerek bir devlet statüsüne kavuşturulmasında da vazgeçilemez bir gerçek fonksiyonel unsur rolüne sahip olduğu gibi, yavaş-yavaş, milli hakimiyetlerini, hepsinin üstünde olan Birlik ile paylaşmaya, devretmeye, Birlik lehine üye devlet aleyhine feragat etmeye başlayan devletlerin şu veya bu biçimde bir tek devlete doğru gitmekte olduğunu göstermesi bakımından da ayrıca çok etkileyici bir sembolik vasfı haizdir. Çünkü, hiç unutmamak gerekir ki, bir ülkenin parası, o ülkenin hakimiyetinin sembolü ve hatta bir bakıma kendisidir de. Nitekim 1991 yılında, Alman Bundesbank Konseyi üyesi Otmar Issing'in "Tarihte, süregiden bir para birliğinin neticeten bir tek Devlet'e yol açmadığı hiçbir misal yoktur" şeklindeki ifadesinden bir yıl sonra, "Bir Avrupa ordusu ve bir Avrupa polis gücü, Avrupa Birliği yolunun altında yatan şeylerdir. Maastricht Antlaşması, Avrupa Birliği sürecinde birkaç yıl içerisinde Avrupa Birleşik Devletleri'nin yaratılmasına yol açacak olan yeni ve kat'i bir safhayı dermeyan etmektedir.... Biz, Avrupa'nın siyasi birliğini istiyoruz. Para birliği olmazsa siyasi birlik de olmaz; bunun tersi de doğrudur" diyen zamanın Alman Başbakanı Helmut Kohl'ün bu sözlerinin manası yeterince açık değil midir: Milli paranın milletler-üstü bir para ile yer değiştirmesi, milli hakimiyetin ve milli devletin, milletler-üstü bir hakimiyet ve devlet ile yer değiştirmesi demektir; Şevki Özbilen ve Evren Koç'un, müştereken kaleme aldıkları makalelerinde dedikleri gibi["Euro'ya Geçişin AB Ülkelerinde Ortaya Çıkardığı Sonuçlar"., Muhasebe ve Finansman Dergisi., 2004., 24., s.93]:
"Tek bir siyasal birlik hedefi olan Avrupa için Euro son derece önemli bir aşamadır. Euro ile birlikte ilk defa bağımsız ulusal devletler para basma ve para politikası izleme yetkilerini başka bir organa aktarmışlardır. Bu yetkiler bağımsız ulusal bir devletin devlet olmasının temel özellikleridir. Bu nedenle Euro dünya açısından son derece önemli bir olaydır."
|