Şimdi, Sayın Bahçeli'nin ele aldığımız kitabında dile getirilen "Avrupa İle Bütünleşme" faslına temas edelim.
Bundan önce de serdetmiş olduğumuz gibi, Sn. Bahçeli, Üyelik konusunda milli ve onurlu bir duruş ortaya koyduğunu iddia etmekte ve fakat Parti'nin bu duruşunun "Avrupa Birliği Üyeliği karşıtlığı" olarak yorumlanmasından da şiddetle rahatsızlık duymaktadır. Nitekim, "MHP Karşıtı ve Ön Yargılı Kampanyalara Cevabımız" başlıklı bölümde, 'Avrupa Birliğinin her şart altında gönüllü avukatlığını yapma misyonunu üstlenen çevrelerin bazen anlaşılması gerçekten güç tepkileri'ne [s.106] karşı verdiği cevapta, "Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin serinkanlı bir yaklaşımla ve sağlıklı bir zemin üzerinde ilerlemesini temin etmek yerine, daha çok günlük siyasi manevraların ve çıkar hesaplarının sıradan bir tüketim unsuru haline getirilmesi yeğlenmektedir. İşte, birinci temel yanlış budur ve Milliyetçi Hareket Partisi de hiçbir biçimde bu yanlışa ortak olmayacaktır. Bilinmelidir ki, bu doğru, milli ve gerçekçi yaklaşımı Avrupa Birliği karşıtlığı gibi kolayca ve basit bir mantıkla karalamaya çalışmak, sonucu değiştirmeyecektir." [s.107] demek suretiyle, "Avrupa Birliği karşıtlığı"nı küçültücü bir davranış olarak gördüğünü ve bu nitelendirmeyi kesinkes reddettiğini bir kere daha te'yid etmektedir. Vakıa, Sayın Bahçeli'nin olanca gücüyle takbih ettiği Avrupa Birliği karşıtlığı, bu satırların yazarı gibi daha milyonlarca kişinin gururla taşıdığı bir sıfattır; fakat, "Türkiye, bir devlet politikası olarak benimsediği tam üyelik hedefi doğrultusunda, eksikliklerini gidermek ve Avrupa ile arasındaki açığı kapatmak için çaba harcamak durumundadır." [s.28-29] ifadesinde de açıkça görüldüğü gibi, Sn. Bahçeli'nin ve kadrosunun Avrupa Birliği Üyeliği'ni benimsemesinin, onun bir "devlet politikası" olması ile yakın ve muhkem bir ilintisi vardır. İşbu "devlet politikası" faslını ayrıca irdelemek ve "bir devletin kendi-kendisini feshetmesinin nasıl bir devlet politikası olabileceğini" müstakilen sorgulamak gerekecek; ancak şimdilik, bu kadar şiddetle arzulanan ve karşı olunulması alçaltıcı bir niteleme olarak telakki edilen Avrupa Birliği Üyeliği'nin en can alıcı kavramlarından birisini ele alalım: "Avrupa İle Bütünleşme".
Avrupa İle Bütünleşme, metinde birkaç kere ve vurgulu bir ehemmiyet atfedilerek zikredilmektedir. Mesela, en son aktardığımız cümlenin hemen bir öncesindeki paragraftaki "....Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesi sürecinin tam üyelik hedefinin gerçekleşmesiyle sonuçlandırılması için, Türkiye'nin yanı sıra Avrupa Birliği ülkelerinin ve organlarının da önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Önümüzdeki süreçte (Bütünleşme süreci kastediliyor olsa gerek – D. H. ) ilgili bütün tarafların azami hassasiyetle ve sağduyunun hakim olacağı yapıcı ve sorumlu bir anlayışla hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır." [s.28] ve yine mesela, "Avrupa Birliği .... Türkiye'nin AB ile bütünleşme sürecine ve bu yöndeki çabalarına yapıcı bir anlayışla katkıda bulunabilmelidir". [s.60] ifadeleri işbu "Bütünleşme" denen şeyin, Parti'nin AB Üyeliği politikasındaki merkezi rolünü göstermektedir; fakat belki de en vurgulu ifadelerden birisi, MHP'nin AB yaklaşımının temelini oluşturduğu belirtilen "Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesinin samimi ve haysiyetli bir iş birliği süreciyle gerçekleşmesi ve Türkiye'nin onurlu bir üye olarak Avrupa Birliği içinde hak ettiği yeri alması, MHP'nin AB yaklaşımının temelini oluşturmaktadır." [s.10] şeklindeki cümle ile, "Genel Değerlendirme ve Sonuç: MHP'nin Avrupa Birliği ile İlişkiler ve Üyelik Sürecimize İlişkin Temel Siyasetinin Esasları" başlıklı [s.141. v.d.v.] bölümdeki şu cümlelerdedir [s.142-143]:
"Sonuç olarak, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkiye-AB ilişkilerine ve üyelik sürecimize ilişkin konulardaki temel siyasetinin esasları şu noktalarda toplanmaktadır."
"Avrupa ile siyasi ve ekonomik bütünleşme ve AB üyeliği, Türkiye'nin geleneksel siyasi ve ekonomik yönelimleri ışığında büyük önem taşıyan bir hedeftir. Türkiye, bu amacın gerçekleşmesi için gerekli her çabayı iyi niyetle sürdürecektir. MHP de, bu konuda üzerine düşen sorumluğun gereklerini yerine getirmeye kararlıdır."
İmdi, Sayın Bahçeli'nin "Bütünleşme"den kastını tam olarak öğrenmek için de bizzat kendi cümlelerine bakalım [s.18]:
"Avrupa Birliği 1997 yılında Ekonomik, Parasal ve Siyasi Birlik alanlarında önemli mesafeler katetmiş ve Avrupa'nın yeniden yapılandırılması ve bütünleşmesi sürecinde ileri bir aşamaya gelinmiştir."
***
"Ekonomik, Parasal ve Siyasi Birlik", "Avrupa'nın yeniden yapılandırılması ve bütünleşmesi". Bunlar çok ciddi terimler; şimdiye kadar hiç kimsenin teknik seviyede ele alıp irdelemediği çok ciddi ve çok tehlikeli terimler...
... Bizi izlemeye devam ediniz.
|