ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Osmanlı: İslam Dünyasının Babası: I
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 16.07.2006
Yazarlıkta teamüldendir: Bazan yeni bir yazı kaleme almak yerine, eski bir yazımızı tekrar sütunumuza taşırız. Elbette ziyadece sebebi var; zaman olur kalemimiz tutulur, zorlanırız, birşey çıkmaz; bazan vaktimiz yoktur yeni bir tahrire, bazan da öyle haller olur ki, cidden yeni bir yazıya hacet duyulmaz, daha evvelce neredeyse tamanen aynısını söylemişizdir. Bugün ben de öyle yapacağım ve gerekçem de sonuncusu: Ortadoğu'da, yani "bizim coğrafyamız"da sahnelen trajediler, her defasında, ama istisnasız her defasında bana Osmanlı'yı hatırlatır ve hep aynı suali zihnime üşüştürür: Osmanlı ayakta olsaydı bu facialar yaşanır mıydı? Bu suale "illa ki ve muhakkak hayır!" ceabını vereceğimi siz de bilmektesinizdir; tabii ki hayır! Ne mümkün! Çünkü Osmanlı, İslam dünyasının babası idi; Baba sağ olsaydı, kendisini ateşlere atar, ama evlatlarını kimseye çiğnetmez, kimseye paralatmazdı. Ama heyhat! Artık O yok!
 
Babamız yok; belalarımız ve musibetlerimiz babasızlıktan; İslam alemi babasız; önüne gelen sümsüklüyor.
 
Yine sık-sık düşünüşümdür: Bu belalar acaba bir ihanetin yarattığı lanetten ileri geliyor olmasın? O'nun tek varisi Türkiye ise tam hayırsız evlat ve O da aynı lanetin pençesinde.
 
İşte bu hüzünlü duygular ile meşbu olarak, bugünden itibaren, bundan dört yıl önce, Amerika'nın "Irak'ı özgürleştirme" harekatının arefesinde iken Zaman'da yayınlanmış olan "Osmanlı: İslam Dünyasının Babası" serlevhalı bir yazımı [Zaman., 26.08.2002, Pazartesi], günümüz ahval ve şeraitiyle mütenasip olması cihetiyle, aynıyla sütunuma taşıyarak Yeniçağ okuyucularıyla paylaşmak istiyorum.
 
***
 
Fikrimce, git-gide daha büyük yoğunluk kazanan Küreselleşme tartışmalarında göz ardı edilen son derece önemli bir husus, Osmanlı'nın tarihte oynamış olduğu son derece mühim rolün ülkemiz aydınları arasında gerektiği ölçüde değerlendirilmemekte olmasıdır. Bazı müsbet yanları olmakla beraber "bütün dünya bir köy" sloganından "bütün dünya bir çiftlik (koloni)" sloganına dönüşmeye başlayan ve birçok kişi tarafından "yeni kolonyalizm", "kolonyalizmin metamorfozu" şeklinde isimlendirilen ve zaman-zaman hele İslam dünyası söz konusu olduğunda gerçek niyetini gizleme konusunda pek o kadar hassas davranmaya lüzum göstermeyecek kadar dahi cür'etkarlaşabilen "saldırgan kürelleşme", bu pervasızlığını, karşısındakilerin kendisine karşı diren(ebil)me gücünün çok zayıf olmasından almaktadır ki, bu, açıkça ifade edilecek olursa, İslam dünyasının bir Osmanlı'sının olmamasının bir sonucudur.
 
Çalışmayan bir saatin bile günde en az iki defa gerçek vakti göstermesi gibi, "doğru ve hakikat", bazan yanlış ağızlardan da sadır olabilir. Nitekim, Türk entellektüellerinin (daha doğrusu "Türkiyeli entellektüeller"in) ezici çoğunluğunun "Yeni Dünya Düzeni"nin "Yeni Sezar"larını kızdırmaktan doğan korku ve endişelerden, veya işbirlikçiliklerden, yahut entellektüel yetmezliklerden, veyahut bizzat kendi tarihi ve gelenekleri ile kavgalı olan entellektüellist komplekslerden ya da bütün bunların bir karmaşasından olsa gerek, layıkı veçhiyle irdelemekten ve takdir etmekten uzak durdukları bu çarpıcı hakikat, 11 Eylül'den sonra Usame bin Ladin'in ağzından sadır oldu. İsimli, şöhretli, markalı entellektüeler tarafından değil de kimin adamı olduğu hala meçhul bulunan; kimine göre bir halk kahramanı, kimine göre de azılı bir terörist, ancak İslam dünyasının başına belalar açtığı kesin olan bir kişi tarafından dile getirilen bu hakikat, mealen, "İslam dünyasının seksen yıldır babasız kaldığı" şeklinde idi. Söz konusu bu seksen yılı geriye götürünce karşımıza çıkan tarih, Osmanlı'nın yıkılışı olmaktadır. Elhak, ne kadar doğru! Velev ki bunu söyleyen, bütün mel'anetleri şahsında cem' etmiş, bin Ladin'den bin kere daha beter birisi olsa dahi, hakikat, hakikattir.
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Osmanlı: İslam Dünyasının Babası: I
Osmanlı: İslam Dünyasının Babası: II
Osmanlı: İslam Dünyasının Babası: III




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim