NOT: Yeniçağ'ın 08.12.2008 tarihli Pazartesi nüshasında yayınlanması gereken bu yazı yer bulunamadığı için 12.12.2008, Cuma tarihine ertelenmiş, bu tarihte de sehven Hasan Demir'in köşesinde yayınlanmış olup bilâhare bugün yayınlanabilmiştir.
Yerden pıtrak biter gibi üniversite bitiyor ilamâşaallah; vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri kıyasıya yarışa kalkmış vazıyette. Bir bakıyorsunuz Anadolu'da düzinelerle yeni devlet üniversitesi açılmış, yâhut, bir sokak arasında yürürken birden bire karşınıza kocaman bir tabelada bir üniversite ismi çıkıveriyor; daha evvel hiç duymadığınız yeni bir üniversite. Burası mes'elenin bir yanı. Diğer bir yanına gelince, her sene üniversite kapısına gelip dayanan öğrenci sayısı durmadan büyüyor; Viyana kapılarına dayanmış Âl-i Osman orduları misillû, sular seller gibi geliyorlar. "Ne kadar güzel" diyorsunuz; "memlekette muazzam bir ilim-irfan hareketi başlamış bulunuyor".
Ama içine girince hiç de öyle görünmüyor.
Nasıl mı?
Bugün, öncelikle, burada, devlet üniversitelerine bütçeden ayrılan tahsîsatla ilgili tâze rakamlar vermek istiyorum, ancak ondan sonra daha sâlim bir kafa ile düşünebiliriz. Bunun için de, daha evvelce de zaman-zaman, bâzı bildirilerini sütûnuma taşıdığım, Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Sayın M. Hanefi Bostan'ın konu ile ilgili olarak yayınladığı 2 Aralık tarihli, "Üniversite Bütçesi Hayal Kırıklığıdır" başlıklı bildirisini kısaltmadan takdîm etmek istiyorum:
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi oluşturulurken, üniversitelere ve YÖK'e ayrılan bütçede geçen yıla göre 1 milyar 454 bin 435 YTL artış sağlandı. Bu artış içerisinde 2008 yılında kurulan 9 üniversite için ayrılan pay ise sadece 101 milyon 2 bin 200 YTL gibi çok düşük bir rakamda kaldı. Toplam olarak 94 üniversite ve YÖK'e 2009 yılının bütçesinden 8 milyar 772 milyon 719 bin 225 YTL kaynak ayrılırken YÖK'ün bütçesi ise 43 milyon 615 bin YTL oldu.
Yeni açılan üniversitelere rağmen, bütçede geçen yıla göre sadece 1 milyar 454 bin 435 YTL artış olması iktidarın yeni açılan üniversitelere sahip çıkmadığının ciddi bir delilidir. Bu artış içerisinde 2008 yılında kurulan 9 üniversiteye 101 milyon 2 bin 200 YTL gibi çok düşük bir miktar bütçe ayrılması ise, yeni açılan üniversitelerin tabela üniversiteler olarak kalacağını göstermektedir.
Türk Eğitim Sen olarak, üniversite açmanın önemli olduğunu her zaman ifade ettik. Ancak üniversite açmaktan çok bunların içini doldurmanın daha önemli olduğunu vurguladık ve İktidarı yeni açılan tüm üniversitelere sahip çıkmaya davet ettik. Geldiğimiz noktada Hükümetin açtığı yeni üniversitelere sahip çıkmadığını üzülerek görüyoruz. Üniversite açmak İktidarın artı hanesine yazılmış bir gelişmeydi, fakat yeni açılan üniversitelere rağmen ayrılan bütçe ve geriye kalan tabela üniversiteleri ise İktidarın AYIP hanesine yazılmış olumsuz bir durumdur.
GSYH'ya göre üniversitelerimize ayrılan pay 2008 yılına oranla 0,72'den 0,79'a çıkmıştır. Bu yetersiz artışla üniversitelerimizin dünya üniversiteleri ile bir yarışa girmesi mümkün olmadığı gibi, 2009 yılında da sıkıntılarla boğuşması kaçınılmaz görünmektedir. Önümüzdeki yıl ÖSS'ye girecek aday sayısının en az 250 bin daha artacağını düşündüğümüzde bu bütçeyle fakültelerin öğrenci kontenjanlarını arzu edilen ölçüde artırması mümkün görünmemektedir.
YÖK ve Üniversitelere Ayrılan Bütçe:
|
Yıl
|
Bütçe (Bin YTL)
|
GSYH Payı
|
|
2008
|
7.318.284
|
%0,72
|
|
2009
|
8.772.719
|
%0,79
|
***
Sayın Bostan haklı: Bu bütçe ile sâhici bir akademik yapı oluşturulması mümkün değil. Değil ama bu da kimseyi rahatsız etmiyor doğrusu: Alan râzı, veren râzı nasıl olsa; çünkü, dürüstlükten tâviz vermeden konuşacak olursak, aslında pek de kimsenin sâhici bir üniversite istediği yok.
Öyleyse istenen nedir?
|