ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Sayın Halaçoğlu'na Yönelik Linç Kampanyası: Eylem Hâlindeki Tetikçilik
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 26.08.2007 Pazar
Eskiden matbuat, kalpgâhının Bâb-ı Âlî olması hasebiyle bu semtin adıyla özdeşleşmişti; bu sebebe binâen, "Bâb-ı Âlî" ıstılahı, ayrıca tavzîh edilmediği takdirde, "matbuat" mânâsına gelirdi – tıpkı İmparatorluk döneminde de "Merkez-i Hükûmet" mânâsına geldiği gibi. Ancak, bunun yanında bir de "Bâb-ı Âdî" ıstılahı vardı ki en az onun kadar şöhret-şîar olmuştu ve delâlet ettiği mânânın sarihliği yanında sıhhati de bir o kadar gayri kaabil-i münâkaşa sayılırdı. Şimdilerde artık "matbuat" yok, "medya" var; ancak ismin değişmesi evsafın değişmesini bizzarûre intac etmiyor demek ki; çünkü aynı âdîlik berdevam, hattâ belki daha bile katmerli. Zîra, evvelce hiç olmazsa "matbuat", meslekten matbuatçıların idâresinde idi, şimdi ise, hemen-hemen bütün gazete ve televizyonlar – bilhassa "büyük" namı ile mâruf olanları – bu meslekle hiçbir alâkası olmayan patronların elinde bir kitlevî silah olarak kullanılıyor ve böylelikle de ortaya bir "kartel medya terörü" çıkıyor ki, para ve iktidardan başka hiçbir kutsalı – "mukaddesat" demiyorum - olmayan bu gücün elindeki medya, terörde handiyse sınır tanımıyor.
 
İmdi, bu medya terörünün son saldırganlığını, Sayın Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'na karşı yürütülen linç kampanyasında da görmüş bulunuyoruz. Mevzû bilindiğine göre tafsîle hâcet yok: Sayın Halaçoğlu, 18 Ağustos Cumartesi günü, Kayseri'de, "Türk Tarihinde ve Kültüründe Avşarlar Sempozyumu" başlıklı bilimsel toplantıda yaptığı açış konuşmasında, arşiv belgelerine dayalı olarak yapmış olduğu çalışmalar sonunda, bugün Türkiye'deki Kürt nüfûsun yüzde otuzunun Türkmen kökenli olduğu ve Alevî Kürtlerin ise ekseriyet îtibâriyle, Tehcir sırasında din değiştiren Ermenilerden oluştuğu netîcesine vâsıl olduğunu ileri sürmüş ve ayrıca, bunların içinde bir kısmının gizli din taşıdığını ve PKK ve TİKKO saflarında yer aldığını, ilâveten, bir müddettir de misyonerlik faaliyetlerinin uzantısı olarak kilise kurma faaliyetlerinde bulunduklarını söylemiş bulunmaktadır.
 
Ermenilerin saçma-sapan, abuk-subuk tez müsveddelerine "bilimsel" diye dört elle sarılarak Ermeni tetikçiliği yapmaktan hazer etmeyen medya teröristleri, dört bir koldan, Sayın Halaçoğlu'nun üstüne yürüyorlar; tam bir sokak külhanbeyi tavrı ile hem de. Önüne bir arşiv belgesi konacak olsa tersini düzünü bile ayırdetmesi mümkün olmayan bu cühelâ zevâtın hiçbirisi, bir ilim adamının ilmî bir tezine ilmî bir respons veremeyecekleri için, işi gerçekten de tam bir sokak külhanbeyi "raconu"na dökmüş bulunuyorlar. Tabiatiyle, Necip Fazıl'ın "aslını gördüğü hiçbir şey, posasını görmediği hiçbir şey yoktur" diyerek tam da şâir-mütefekkîr kimliğine yaraşır bir dirâyetle evsâfını beyân ettiği bu makulenin en büyük karın ağrılarından birisi de, hiç şüphesiz, Sayın Halaçoğlu'nun Ermenilerin Türkiye'ye karşı kurduğu tuzaklar karşısındaki vakur duruşu olmuştur. Bunun için her yolu deneyip, tam da 'açığını yakalayarak köşeye sıkıştırdıkları' kanâatine vardıkları müşârünileyhin Türk Tarih Kurumu başkanlığından istifa etmesi, o olmadığı takdirde, bu vazîfeden re'sen azledilmesi için bir kampanya açmış bulunuyorlar.
 
Tam bir linç teşebbüsü!
 
Sayın Halaçoğlu Pazartesi'den beri birçok gazetede sürmanşet. Ortaya atılan iddialara ve sorulan sorulara bakınca, 1984'ün kahramanının şu sloganının, bu memlekette, daha birçok alanda olduğu gibi, 'sözde' aydınlarımızın dünyasında da aynıyla cârî olan bir prensip hükmünde olduğunu düşünmemek elde değil: "Cehâlet bir erdemdir."     
 
Aslında yerine göre, doğru sayılır; câhil, câhilliğini bilirse, bu bir erdemdir şüphesiz. Ne var ki, öyle yapmayıp da eyleme geçerse; işte buna tahammül edilemez. Goethe'nin buyurduğu gibi: "Dünyada en tahammül edilemez şey, eylem hâlindeki cehâlettir."
 
Ancak bence Goethe bile bunlar gibisini görmemiş besbelli; bu milletin başının belâsı kesilen "kanâat teröristleri"nin ef'âl ve a'mâli, eylem hâlindeki cehâletten daha fazlası: Eylem hâlindeki gözü dönmüş tetikçilik!
 
***
 
Bu noktada, Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Sayın M. Hanefi Bostan'ın, bu konuda geçtiğimiz Perşembe günü neşrettiği "Sayın Halaçoğlu'na Karşı Yürütülen Linç Kampanyalarına Sessiz Kalmayacağız" başlıklı bildirisinin sonunda vurguladığı gibi, Sayın Halaçoğlu'na yönelik, bilim düşmanı, utanç verici, kirli linç kampanyalarına karşı durmak her dürüst yurttaşın aslî görevi olmaktadır. 
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 204,84 KB ]




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim